Sürüden ayrılasan kurt kapacak, ayrılmasan akıl baştan uçacak diye bir o yana bir bu yana yalpalarken, boğulurken bu görünüşte büyük oysa bir avuç denizlerinde hayatın, bazen durup bir kendine bakmak gelsin aklına "bu akıntı nereyedir?" diye.
Eğer balık olarak çizildiyse kaderin ta en baştan ve bunu değiştirmek mümkün de değilse, o zaman bir balık gibi yaşamaktan başka seçeneğin de kalmıyor aslında. Ne kavağa çıkabiliyorsun ne kendini kıyıya atabiliyorsun. Madem balıksın, sürüden fazla uzaklaşamayacaksın.
O zaman "herkes gibi" olmanın küçümseyiciliğinin zehirine de fazla bulaşmamak gerekiyor anlaşılan, nihayetinde "herkes gibi" olacaksın biraz. Egonu okşayabilmek için de biraz kendinden başka bir ben yaratacaksın.
Bu durumda solungaçları açık tutabilmek için tek çıkar yol: sürünü kendin seçeceksin. Baktın boğuyor seni kalabalıklar, çırpınıp durduğun sürüden seni sen olarak kabul eden başka kalabalıklara akacaksın; o kalabalıkların "toplum" olmayı başarabilmişlerine katılacaksın. Varsa eğer yaşadığın toplumu değiştirmeye nefesin ve dahi gücün, buyursunlar, kimbilir kaç kez yüzgeç çırpıp kaç kez kuyruk vuracaksın ama boğarlar adamı bir kaşık suda bu kurtlar sofrasında; büyük balıklardan kaçarken küçük balıkları kovalatırlar. Bir bakmışsın başka bir balığın ağzındasın, kendi ağzında başka balıklardan arta kalan ekşimiş tatlar; oysa o güne kadar kendince yaşamışsın sanmışsın; bir bakmışsın hiç beklemediğin bir sondasın.
İyi yaşamak istiyorsan güzel kardeşim, uzaklaşamıyorsan da sürüden öyle hayal ettiğin gibi; fazla gecikmeden başka sürüye geçeceksin, sürünü kendin seçeceksin, sürünü iyi seçeceksin.
Tek çıkar yol bu, bu bir kaşık suda.
Çok güzel anlatmışsın gerçekleri.
YanıtlaSilKalemine sağlık ... Çok güzel anlatmışsın... hayatın özeti...
YanıtlaSil