Eskimek eşyanın kaderidir. İstenildiği kadar özenli kullanılsın, istenildiği kadar korunup kollansın eşya eninde sonunda eskir, yıpranır ve tükenir. Baştan kabullenmek gerekir ki nice anlamlar yüklediğimiz, onca işimizi gören, hiçbir işe yaramasa bile özel bir anıya, önemli bir değere sahip her bir nesne ömrünü doldurup kullanılmaz hale gelecektir.
Yaşam yolculuğunda insanlar kadar eşyalar da eşlik eder her geçen günümüze. İşte o zaman daha bir anlam daha bir anı yükleriz eşyalarımıza ve bizim bir parçamız gibi kabul ederiz onları. Kimimiz küçücük bir bibloyu ayırmaz hiç yanından bir ömür boyu, kimimiz serviste az masraf çıkardı diye çıkışta teşekkür edip severiz arabamızın konsolunu, kimimiz kılıflara saklar gözümüzden sakınırız cep telefonumuzu.
Hal böyle olunca eşyayla kurduğumuz ilişkide bu ömür tükenişi, kimi zaman olması gerekenden daha çok yıpratıp üzebilir bizi. Kırılıp yapıştırılmış o zavallı biblo, tamponu çizilince bütünlüğü bozuldu sanılan araba, ekranı çizilince artık hiç eskisi gibi olmayacağını sandığımız cep telefonu, içimizde bir şeylerin “cız” etmesine neden olabilir.
Oysa ki eskimek yaşanmışlıktır. Kullanılmaz hale gelmekten çok kullanıp iş görmüşlük, olup bitene eşlik etmişliktir her bir yıpranma. Kırığından çiziğine, vuruğundan paslanmışlığa her bir yaşanmışlık izi kanıtlar paylaştığımızı ortak bir geçmişi. Tıpkı yüzümüzdeki kırışıklık ya da vücuttaki bir yara izi gibi.
O yüzden kırılıp kullanılmaz hale gelmesi dışında bir yerlerinin hasar görmesi, çizilip darbe alması ya da sadece durduğu yerde bile malzemenin eskimesi üzmemelidir insanı o kadar çok. Güzel anılara eşlik etmesi, her bir çiziğinin anlatılacak güzel bir hikayesi oldukça, her farkedildiğinde bu detay, yüze bir tebessüm yerleştirilmelidir buruk da olsa.
En ucuzundan en pahallısına, anlam değeri paha değerinin dışında, anlamını hayatın merkezine koymadan ama paçavraları bile paçavra gibi bir kenara fırlatmadan her bir eşyanın kıymeti ayrı ayrı bilmek gerekir, yıllarca kullanabilmek ama yılların eskitmesine, bir gün hayatından çıkıp gidiyor oluşuna da alışmak gerekir.
Eşya hayatı kolaylaştırmak için vardır çünkü, hayata yön vermek için değil. Kolaylaştırdığı kadar güzelleştirmesi için de iyi geçinmek gerekebilir ama kendini zora koşmadan, eşyayı koruyup kollarken kendini eskitmeden kullanmak gerekir onu.
Eşya sonra gelir ama önce can.
0 yorum: