SAYFALAR

Facebook Twitter Instagram Google RSS

7 Ekim 2010 Perşembe

Lütfen Çimenlere Basınız


Başka bir yerde nefes alıp vermeyi düşlüyorum epeydir, başka gündemlerle meşgul olmayı, başka başka konuları kendime dert edinip sohbet konusu yapmayı.

Keşke buralarda olabilseydi ciğerlerime çekebileceğim o temiz hava ama olan biten onca şey bunun mümkün olamayacağını her geçen gün daha bir vuruyor yüzüme. Yaşadığım topraklarla olan köklü bağlarım birer birer kopuyor,   doğup içinde harmanlandığım şehre olan aşkım büyük bir hızla tükeniyor her geçen gün.

Kuralların tıkır tıkır işlediği bir yer olmalı diye geçiyor aklımdan yaşamak istediğim yer, insanların birbirine saygı duyduğu ya da yasalarla saygı duymak zorunda olduğu bir diyar. Yasaların çoğunluğun kararları ile alındığı ama  azınlıkların da ötekileştirilmeden önemsendiği, çeşitliliğin gerçekten renk kabul edildiği, kültürünü çeşitlendirmek için vatandaşlarına destek olunan bir ülke. Farklılıklarımı doya doya yaşayabileceğim, kimsenin kimseye karışmadan kendi gerçekliğini yaşayabildiği ama bir o kadar da sınırlarını ihlal etmediği yaşam fırsatı.

Yetkin erkin sınırlarını aşmadan, aşmaya da niyet etmeden birey olarak huzur içinde yaşayıp vatandaşlık görevlerimi de seve seve yerine getirebileceğim bir kara parçası. Vatan.

Vıcık vıcık ilişkilerin samimiyetten sayılmadığı, insanlar arasında bilinçli kurulmuş mesafelerin de soğukluk olarak algılanmadığı bir yer olsun istiyorum. Randevuleşme kültürünün rayında gittiği, özel hayata saygının lafta kalmadığı, kimsenin kimsenin yaşamına burnunu sokmadan edebiyle yaşayıp gittiği insanların arasında yaşamak.

Her daim benden canımı seve seve vermemin beklenmediği, çalışıp herkes gibi vergimi ödediğim,  bunun karşılığında da insanca yaşamanın tüm koşullarının sağlandığı, tüm hizmetlerin tarafıma cimrilik edilmeden ama  kayırılmadan bir o kadar da kenara atılmadan tarafsızca sunulduğu bir diyarı düşlüyorum.

İzin ve yasakların yöneticilerin kişisel dünya görüşlerini dikte etmek yerine ortak yaşam alanında birbirinden farklı onca “micro cosmos”un barış içinde birarada yaşayabilmesi için gerekli olan ortak aklın projesi kurallarla oluşturulduğu yasalarla yönetilen bir yer.

Çimenlerde yürümenin yasak olmadığı, aksine bunun teşvik edildiği, sonra bu teşviği kötüye kullanıp mangal-duman eziyetine dönüştürmeden huzur içinde kimsenin kimseyi rahatsız etmeden dolaştığı, koşup oynayıp gülüp eğlendiği, yiyip içip seviştiği, kitap okuyup hayal kurarak günlerini değerlendirebildiği huzur içinde bir ortam.

Düşlüyorum ve düşlerimin gerçekleşmemesi için de bir neden göremiyorum.

Yeryüzünde bir yerlerde insan gibi insanca yaşamak mümkün, biliyorum, en azından buna inanıp umudumu korumak istiyorum. Gidip görmek, görüp denemek istiyorum.

Üstelik, hayata onlarca kez yeniden başlamak için yeterince cesaretim var, ben sadece öncekiler gibi gününü bekliyorum.

Ahmet ORE


Kişisel yolculuğumda kendime yazılar: Sen Mutluluk Olmalısın... Bu hayat yeterince zor ve karmaşık, onu elimizden geldiğince güzelleştirmek ve kolaylaştırmak bize kalmış. Hayatta hiçbir şeyi yapamıyorsak bile en azından başkalarının hayatlarını kolaylaştırmaya çalışalım. Hiçbir şey değilse bile bir tebessüm belki? .............................. Bu sitede yer alan tüm fotoğraflar ve site içeriği aksi belirtilmedikçe şahsıma aittir. İçerik ve linklerde rastlayacağınız olası hataları ahmet@pariste.net adresine mail atarak belirtirseniz çok sevinirim. Ayrıca bu yazı ile ilgili görüş, düşünce ve önerilerinizi yorum bölümüne yazmaktan çekinmeyiniz. İlginiz ve desteğiniz için teşekkürler.

2 yorum:

  1. Bu saydıklarını uzun senelerdir ben de istiyorum hem de seninkilere çok ama çok yakın cümlelerle. Atamadım bir adım. Kalakaldım. Sen umarım hayalini gerçekleştirirsin.

    YanıtlaSil

BİLGİ VE TEŞEKKÜR

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Powered by Blogger.